
Suya Sözler Fısıldayan Adam: Masaru Emoto
- Hiç düşündünüz mü tahammül sınırınız nedir ?
- Neye öfkeleniyorsunuz ve neye karşı şiddet dolusunuz ?
- Hiç düşünmeden birilerinin yada canlı cansız bir varlığın yok olmasına sebep olur musunuz ? Bu konuda sizin için kriter nedir ?
- (Benim mesela çocuklara tecavüz eden, hayvanları yakan, asan öldüren insanlara tahammülüm yok, gerçekten bu insanların yokolmasını can-ı gönülden temenni ediyorum.)
Peki bu kadar acımasız bir şekilde, masum canlılara acımasızca zulmeden insanların ruhlarındaki bu hastalığın kaynağını kurutmak ve onları daha çok küçükken “şifalamak” mümkün değil mi ? Bir insanın hayata daha pozitif bakmasını sağlamak, “ruhsal sağlamlığı” sürdürülebilir kılmak, sadece eğitimle olacak iş değil…
Latif bir rehberle ve daha küçük yaşlarda motivasyon sağlamak adına gururun okşanması ile mümkün olmaz mı ? İnsan güzel sözler duyunca güzelleşmez mi ? güzel bir müzikte bile olduğumuz yerde duygulanıp, sonuna kadar dinlemek istemiyor muyuz ? Edebi bir yazı bize kendini sonuna kadar okutmuyor mu ? Deniz kenarında dolunay çıktığı bir gün sabaha kadar yakamozları, hanginiz izlemek istemiyor ?

Yukarda bahsettiklerimizle ilgili, seneler öncesinden bir deney, hatta sırasıyla birçok deney yapılmış. Deney sonuçlarında bir üst düzeye çıkarılmak istenen hedef yine “insanlar – insanlık” ama kobay bu sefer fare değil, hayatımızın kaynağı olan su… Ruhumuzun şifası, hem dışımızı hem içimizi temizleyen su bizim deneğimiz olmalı diye düşünen bilim insanı Masaru Emoto, deneylerine çok farklı iki yöntem uygulayarak başlamış. Birinci yöntemde, belirli miktardaki su deneklerine (bunu her biri farklı şişelerde ve her bir şişenin farklı odalarda olduğu belirli miktarda, buharlaşması mümkün olmayan su olarak düşünebilirsiniz), farklı farklı hitap etmiş. Birinci metotta deneğe (şişelere doldurulmuş suya) sevgi dolu, ikinci deneğe nefret, üçüncüye hoşgörü, dördüncüye merak, beşinciye kıskançlık içeren hitaplar ile düzenli olarak seslenmiş. Daha sonra bu denekleri dondurmuş ve kristallerini mikroskop altında incelemiş. Sizce ne görmüş olabilir ? Bu şişeler içindeki sularda moleküler düzeyde değişim gözlemlemiş. Kiminin besin değeri çok yükselmiş, kimi, sanki doğada akan bir şelalenin suyu gibi olmuş (sanki kapalı bir kapta değilde bol oksijenli açık havada gibi…), kimi ise lağım suyuna dönüşmüş… Sizce neden ? :). İkinci deneyindede aynı deneklere müzik dinletmiş. Buradada sonuçlar ilkinden çok farklı değil. Sakin, huzur verici müziklerde deneklerin moleküler yapısı farklı, şiddet dolu müziklerde ise daha farklı bir şekle girmiş.
Tüm bu deneylerden sonra, birde konuyla ilgili kitaplar yazmış Dr. Emoto. Bu kitaplar emin olun, dünya görüşünüzü değiştirecek. Dr. Masaru Emoto’nun ilk kitabı, “Sudaki Gizli Mesaj”, donmuş suda oluşan kristallerin, belirli, konsantre düşünceler onlara yöneltildiğinde değişiklikleri ortaya çıkardığını keşfettiğini anlatıyor. Ayrıca berrak kaynaklardan gelen suyun ve sevgi dolu sözlere maruz kalan suyun parlak, karmaşık ve renkli kar tanesi pıtırtıları gösterdiğini de kanıtlamış. Buna karşılık, kirli su veya negatife maruz kalan su, donuk renklerle eksik, asimetrik desenler oluşturmuş.
“Kelimeler aslında suyun hissettiği benzersiz bir titreşim yayar. Suya yazılı bir kelime gösterildiğinde, onu titreşim olarak alır ve mesajı, kelimeleri ifade etmek için görsel bir kod gibi belirli bir biçimde ifade eder. Evet doğru anladınız: Olay tamamen sözlere maruz kalan sular. “Teşekkür ederim” kelimeleri, dil ne olursa olsun güzel geometrik kristaller oluşturdu. Ancak, maruz kalan su, “…seni aptal” ve diğer aşağılayıcı kelimeler, kristallerin açıkça kırılmasına ve deforme olmasına neden oldu. Tam bir geometrik kristal oluşturulduğunda, su doğayla ve yaşam dediğimiz olgularla uyum içindedir. Şükran ve sevgi sözcükleri, doğa yasalarının ve yaşam olgusunun temel ilkelerini oluşturur.”
Masaru Emoto
- 2 Ekim 2025
Afet Gerçeğimiz ve Yapısal Farkındalığın Önemi
- 17 Nisan 2025
Zigguratlar: Antik Dünyanın Yapay Dağları
- 8 Aralık 2024
II. Dünya Savaşı’nda Willys MB Jeep’in Tarihi
- 19 Kasım 2022
İnsanoğlu’nun En Etkili Silahlarından Biri: “Dişilik”
- 1 Mart 2022
